Bir saniye...İki saniye...Üç saniye...Dört saniye...28 yaşındaydı ve dört saniye önce ölmesi gerekirdi.Tanrı'nın ve kendisinin acınası hayatına biçtiği değer 28 yıldı.Vücudunun,ruhunun,varlığının dayanabileceği süreydi 28 yıl.İnebileceği en dibe indiği süreydi 28 yıl.Sahip olduğu her şeyi kaybedebileceği,deliliğin sınırlarını zorlayabileceği ve yenilgiyi kabullenebileceği süreydi 28 yıl.Ve tamamlanmıştı o 28 yıl.Aldığı her nefes,içine çektiği her damla oksijen onun için ayırtılmış olandan fazlasıydı artık.Yaşadığı her an için doğaya daha fazla borçlanıyor ve bu borcu ödemesi gerekiyordu.Ve ödeyecekti de....
Göz kapakları hiç olmadığı kadar ağırdı şimdi.Vücuduysa yorgun zeus heykeli gibiydi,hareketsiz ve bitkin...Ve ancak bir heykel kadar canlı,bir ceset kadar tazeydi kirli vücudu ama hala bir ruh vardı o kirli vücudun içinde.Damarlarından hala kan sızabiliyor ve hala acı çekebiliyordu.Ayağa kalkması gerekti bu yüzden.Bedenini hareket ettirebilmesi de yeterliydi,bir parmağını kıpırdatabilirdi ya da.Hiç olmazsa bir şeyler söylemeliydi.Bir acı belirtisi,küfür belki,belki çığlık atabilirdi...Olmadı ama,çıkarmak istediği tüm ses sadece kendi beyninde yankılandı.Ağlamak istedi,ağlayamadı.Tek bir damla gözyaşı sızdıramadı gözlerinden.Sahip olduğu bedeni,itaat etmesi gereken ruha karşı çıkıyordu ya da aldığı emirleri yerine getirebilecek kadar güçlü değildi artık.Oysa ki o beden sadece bir kaç saniye önce yok olmayı reddetmişti.
Düşünebilme yetisini tekrar kazanmaya başlıyordu.Ama hala bulanıktı her şey.Düşünebilmek tek başına bir işe yaramıyordu.Nerede bulunduğunu anlaması gerekti.'Cehennem mi yoksa?'.Hayır cehennem olamazdı.Hala aynı acıyı hissediyordu.Bir kaç saniye önceki acı,bir kaç gün önceki acı,bir kaç yıl önceki acı...Cehennem olamazdı.Cehennemden umduğu şey daha insaflısıydı.Bu yüzden gitmek istemişti oraya.Bir süre sonra görme yetisini de kazandı ve ilk gördüğü şey biraz önce yüksek dozda uyuşturucuyla birlikte vücuduna sapladığı boş bir şırıngaydı.Biraz önce kurtuluşunu barındırdığına inandığı şırınga şimdi tamamen boştu ve hiç bir hayatı kurtaracak gibi durmuyordu.Oysa ki kurtuluşu,damarlarında kanına kardeş bir şey olarak dolaşıyordu artık.
Hayattan bekleyebileceği en son şey olan ölümü kendi elleriyle alabilecek kadar cesurdu.Zamanı geldiğinde hakettiği ölüme sahip olacağını biliyordu ve zamanı gelmişti artık.Uzun bir süredir beklediği sonu olabilecek en zevkli biçimde elde etmek istiyordu.Belki de sadece bu yüzden şanslı sayılabilirdi.Hayat ona ölümünü bekleyebilme ve daha da önemlisi ölümünü seçebilme hakkı vermişti.Acı içinde geçen yaşamına zevk içinde nokta koymak istiyordu ve hayat ona uyuşturucudan daha zevkli bir şey sunmamıştı hiç bir zaman.Kendi cinayet planını hazırladı ve uygulamaya koydu.Bir şırınga dolusu eroini sol dirseğinin hemen altındaki damara sapladı.Denize dökülen nehir gibi boşaldı şırınga.İğnenin damara saplanışını hissedebilmişti.Gerisi...Gerisi ise sadece Azrail'e kalmıştı.
Ama başaramadı.Ölümünü sağlayabilecek kadar kusursuz bir plan hazırlayamamıştı.Bilincini yitirdi bir süre ancak tekrar kazandı.Bir kaç dakika içinde bir kaç kez durdu kalbi ancak tekrar ritim buldu.Öldü bir kaç kez ancak tekrar geldi Dünya'ya.Başaramadı.Kendi hayatının cellatı olmayı başaramadı.Hem katil hem maktül olmayı başaramadı.
Vücudu üstünde egemenlik kurmayı başarabilmişti sonunda.İki elini yüzeyindeki içki şişelerinden görünmeyecek hale gelmiş olan eski halıya bıraktı.Dizlerinin üstüne çöktü sonra ve ellerinden destek alarak yavaşça ayağa kalktı.Kulağında sağır edici,nereden geldiğini bilmediği bir gürültü vardı hala.Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Neden hala nefes alıp verebildiğini bilmesi gerekti.Ellerini yanıbaşındaki sandalyeye koyup,kollarından destek alarak bıraktı vücudunu sandalyenin üstüne.Parmaklarını saçlarının arasında bırakıp başını geriye doğru yasladı ve gözlerini kapadı.Kulaklarındaki gürültü devam ediyordu hala.Olan biteni anlamıştı.Olan biten hiçbir şeyin olmayıp hiç bir şeyin bitmemiş olmasıydı.Başaramadığını anladı.Yıllardır hayalini kurduğu ölümü de elde edememişti.Kalan son hayaline bile kavuşmasına izin vermemişti hayat.Gözlerini açtı tekrar çünkü o gözlerden akması gereken gözyaşları vardı ve dizlerinin üstüne çöküp ağlamaya başladı.Hıçkıra hıçkıra,çığlık çığlığa...Yapabileceği en çirkin şekilde isyan etti.Acısını döktü gözyaşlarıyla,nefretini döktü,iyiliğini döktü,kötülüğünü döktü,umudunu döktü,hayal kırıklıklarını döktü...Yaşadığı her şey,hissettiği her duygu için bir damla gözyaşı akıttı.Kulağındaki gürültü ise hala devam ediyordu.
Belli belirsiz bir kelime döküldü sonra dudaklarından.'Sikeyim' dedi.Sonra daha hızlı,daha sert söyledi ve sonra daha da hızlı ve daha da sert.Art arda tekrarlamaya başladı aynı kelimeyi.'Sikeyim,sikeyim,sikeyim...'Bir kaç tekrardan sonra yaptığı eylemden etkilenecek nesneler koydu cümlelerinin içine ve nefretiyle sikti bildiği,bilmediği her şeyi.Nefretiyle sikti geçmişini.Geleceğini sikti sonra.Hayatına küfretti,ailesine küfretti,eski dostlarına küfretti,hayatına girdiği hayatlara küfretti,aşık olduğu kadına küfretti,doğmamış çocuklarına küfretti,yaşadığı şehre küfretti,yitirdiklerine,kazandıklarına küfretti,radyoda çalan şarkıya küfretti ve kendisine küfretti.Nefesi ve kelime dağarcığı bitene kadar devam etti küfretmeye.Boşalttı tüm nefretini.Kulaklarındaki gürültü devam ediyordu.
Çok küçük yaşlarda annesinin öğrettiği dualar geldi aklına ve 'istemem' diye bağırdı.'İstemem' dedi 'eksik olsun böyle adalet'.'Eksik olsun'dedi dualar.'Eksik olsun,inanmam' dedi,'böyle adalete böyle inanca',ve Tanrı'yı suçladı yaşadığı her acı için.Yıllardır yapmadığı duaların acısını Tanrı'ya sitem ederek çıkardı.'Beni niye hiç aramadın?' diyen yıllar sonra babasını görmüş bir çocuk gibi bağırdı Tanrı'ya.'İstemem' dedi 'inanmam böyle adalete,eksik olsun'dedi.'Her günümde cehennem azabı yaşamışken ben ve hala birileri bana cehennemde yanacağımdan söz ediyorsa istemem dedi'.'Eksik olsun cenneti de cehennemi de'.Tekrar başladı ağlamaya.'İstemem' dedi.'Eksik olsun' dedi.'İnanmam' dedi.İnandı oysa,istedi,arzuladı.Tanrı'ya ettiği her sitemde daha fazla arzuladı onu.Daha çok yaklaştı.İnanacak hiç bir şeyi kalmamıştı Tanrı'dan başka.Belki de yıllar sonra yaptığı ilk duaydı bu isyan.Ağladı,ağladı,ağladı.... Saatler geçti ama kulaklarındaki gürültü hala devam ediyordu.
Akıtacak gözyaşı kalmadığında başını ellerinin arasına alıp düşündü bir süre ve hayatının geri kalanında ne yapması gerektiğine karar verdi.Ademoğulları'na karşı intikam planını hazırlamıştı sonraki birkaç saat içinde.O anda anladı bir insanın neden ve nasıl kötü olabileceğini.Kurdu,tasarladı ve yazdı.Her şey hazırdı.Geriye ise sadece işin en eğlenceli kısmı kalmıştı.Oynamak.Doğaya olan borcu olan aldığı her bir nefesin karşılığını nefes alan bir canlıyı yok ederek ödeyecekti.Kulaklarındaki gürültü geçmişti artık.
Bir sigara yaktı ve balkona doğru yürüdü.Onbeş kat aşağıda delilercesine koşuşturan insanlara baktı.Bir kaç saat önce ölümden dönmüştü.Aşırı doz yüzünden.Oysa ki kendisini bu balkondan aşağıya bırakması yeterli olacaktı.Belki bir kaç saniye daha uzun sürecekti ama bitecekti.Umrunda değildi artık intihar.Ölüm düşüncesi hiç umrunda değildi.Artık bambaşka bir hedefi vardı ve yaşaması gerekiyordu.
Onbeş kat aşağıya baktı ve 'İnsanlık' dedi.'İnsanlık,seni hasta orospu çocuğu'.O gece kendi göbek bağını kesti ve yeniden doğdu.Sigarasından bir nefes daha çekti ve onbeş kat aşağıya bıraktı...
Göz kapakları hiç olmadığı kadar ağırdı şimdi.Vücuduysa yorgun zeus heykeli gibiydi,hareketsiz ve bitkin...Ve ancak bir heykel kadar canlı,bir ceset kadar tazeydi kirli vücudu ama hala bir ruh vardı o kirli vücudun içinde.Damarlarından hala kan sızabiliyor ve hala acı çekebiliyordu.Ayağa kalkması gerekti bu yüzden.Bedenini hareket ettirebilmesi de yeterliydi,bir parmağını kıpırdatabilirdi ya da.Hiç olmazsa bir şeyler söylemeliydi.Bir acı belirtisi,küfür belki,belki çığlık atabilirdi...Olmadı ama,çıkarmak istediği tüm ses sadece kendi beyninde yankılandı.Ağlamak istedi,ağlayamadı.Tek bir damla gözyaşı sızdıramadı gözlerinden.Sahip olduğu bedeni,itaat etmesi gereken ruha karşı çıkıyordu ya da aldığı emirleri yerine getirebilecek kadar güçlü değildi artık.Oysa ki o beden sadece bir kaç saniye önce yok olmayı reddetmişti.
Düşünebilme yetisini tekrar kazanmaya başlıyordu.Ama hala bulanıktı her şey.Düşünebilmek tek başına bir işe yaramıyordu.Nerede bulunduğunu anlaması gerekti.'Cehennem mi yoksa?'.Hayır cehennem olamazdı.Hala aynı acıyı hissediyordu.Bir kaç saniye önceki acı,bir kaç gün önceki acı,bir kaç yıl önceki acı...Cehennem olamazdı.Cehennemden umduğu şey daha insaflısıydı.Bu yüzden gitmek istemişti oraya.Bir süre sonra görme yetisini de kazandı ve ilk gördüğü şey biraz önce yüksek dozda uyuşturucuyla birlikte vücuduna sapladığı boş bir şırıngaydı.Biraz önce kurtuluşunu barındırdığına inandığı şırınga şimdi tamamen boştu ve hiç bir hayatı kurtaracak gibi durmuyordu.Oysa ki kurtuluşu,damarlarında kanına kardeş bir şey olarak dolaşıyordu artık.
Hayattan bekleyebileceği en son şey olan ölümü kendi elleriyle alabilecek kadar cesurdu.Zamanı geldiğinde hakettiği ölüme sahip olacağını biliyordu ve zamanı gelmişti artık.Uzun bir süredir beklediği sonu olabilecek en zevkli biçimde elde etmek istiyordu.Belki de sadece bu yüzden şanslı sayılabilirdi.Hayat ona ölümünü bekleyebilme ve daha da önemlisi ölümünü seçebilme hakkı vermişti.Acı içinde geçen yaşamına zevk içinde nokta koymak istiyordu ve hayat ona uyuşturucudan daha zevkli bir şey sunmamıştı hiç bir zaman.Kendi cinayet planını hazırladı ve uygulamaya koydu.Bir şırınga dolusu eroini sol dirseğinin hemen altındaki damara sapladı.Denize dökülen nehir gibi boşaldı şırınga.İğnenin damara saplanışını hissedebilmişti.Gerisi...Gerisi ise sadece Azrail'e kalmıştı.
Ama başaramadı.Ölümünü sağlayabilecek kadar kusursuz bir plan hazırlayamamıştı.Bilincini yitirdi bir süre ancak tekrar kazandı.Bir kaç dakika içinde bir kaç kez durdu kalbi ancak tekrar ritim buldu.Öldü bir kaç kez ancak tekrar geldi Dünya'ya.Başaramadı.Kendi hayatının cellatı olmayı başaramadı.Hem katil hem maktül olmayı başaramadı.
Vücudu üstünde egemenlik kurmayı başarabilmişti sonunda.İki elini yüzeyindeki içki şişelerinden görünmeyecek hale gelmiş olan eski halıya bıraktı.Dizlerinin üstüne çöktü sonra ve ellerinden destek alarak yavaşça ayağa kalktı.Kulağında sağır edici,nereden geldiğini bilmediği bir gürültü vardı hala.Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.Neden hala nefes alıp verebildiğini bilmesi gerekti.Ellerini yanıbaşındaki sandalyeye koyup,kollarından destek alarak bıraktı vücudunu sandalyenin üstüne.Parmaklarını saçlarının arasında bırakıp başını geriye doğru yasladı ve gözlerini kapadı.Kulaklarındaki gürültü devam ediyordu hala.Olan biteni anlamıştı.Olan biten hiçbir şeyin olmayıp hiç bir şeyin bitmemiş olmasıydı.Başaramadığını anladı.Yıllardır hayalini kurduğu ölümü de elde edememişti.Kalan son hayaline bile kavuşmasına izin vermemişti hayat.Gözlerini açtı tekrar çünkü o gözlerden akması gereken gözyaşları vardı ve dizlerinin üstüne çöküp ağlamaya başladı.Hıçkıra hıçkıra,çığlık çığlığa...Yapabileceği en çirkin şekilde isyan etti.Acısını döktü gözyaşlarıyla,nefretini döktü,iyiliğini döktü,kötülüğünü döktü,umudunu döktü,hayal kırıklıklarını döktü...Yaşadığı her şey,hissettiği her duygu için bir damla gözyaşı akıttı.Kulağındaki gürültü ise hala devam ediyordu.
Belli belirsiz bir kelime döküldü sonra dudaklarından.'Sikeyim' dedi.Sonra daha hızlı,daha sert söyledi ve sonra daha da hızlı ve daha da sert.Art arda tekrarlamaya başladı aynı kelimeyi.'Sikeyim,sikeyim,sikeyim...'Bir kaç tekrardan sonra yaptığı eylemden etkilenecek nesneler koydu cümlelerinin içine ve nefretiyle sikti bildiği,bilmediği her şeyi.Nefretiyle sikti geçmişini.Geleceğini sikti sonra.Hayatına küfretti,ailesine küfretti,eski dostlarına küfretti,hayatına girdiği hayatlara küfretti,aşık olduğu kadına küfretti,doğmamış çocuklarına küfretti,yaşadığı şehre küfretti,yitirdiklerine,kazandıklarına küfretti,radyoda çalan şarkıya küfretti ve kendisine küfretti.Nefesi ve kelime dağarcığı bitene kadar devam etti küfretmeye.Boşalttı tüm nefretini.Kulaklarındaki gürültü devam ediyordu.
Çok küçük yaşlarda annesinin öğrettiği dualar geldi aklına ve 'istemem' diye bağırdı.'İstemem' dedi 'eksik olsun böyle adalet'.'Eksik olsun'dedi dualar.'Eksik olsun,inanmam' dedi,'böyle adalete böyle inanca',ve Tanrı'yı suçladı yaşadığı her acı için.Yıllardır yapmadığı duaların acısını Tanrı'ya sitem ederek çıkardı.'Beni niye hiç aramadın?' diyen yıllar sonra babasını görmüş bir çocuk gibi bağırdı Tanrı'ya.'İstemem' dedi 'inanmam böyle adalete,eksik olsun'dedi.'Her günümde cehennem azabı yaşamışken ben ve hala birileri bana cehennemde yanacağımdan söz ediyorsa istemem dedi'.'Eksik olsun cenneti de cehennemi de'.Tekrar başladı ağlamaya.'İstemem' dedi.'Eksik olsun' dedi.'İnanmam' dedi.İnandı oysa,istedi,arzuladı.Tanrı'ya ettiği her sitemde daha fazla arzuladı onu.Daha çok yaklaştı.İnanacak hiç bir şeyi kalmamıştı Tanrı'dan başka.Belki de yıllar sonra yaptığı ilk duaydı bu isyan.Ağladı,ağladı,ağladı.... Saatler geçti ama kulaklarındaki gürültü hala devam ediyordu.
Akıtacak gözyaşı kalmadığında başını ellerinin arasına alıp düşündü bir süre ve hayatının geri kalanında ne yapması gerektiğine karar verdi.Ademoğulları'na karşı intikam planını hazırlamıştı sonraki birkaç saat içinde.O anda anladı bir insanın neden ve nasıl kötü olabileceğini.Kurdu,tasarladı ve yazdı.Her şey hazırdı.Geriye ise sadece işin en eğlenceli kısmı kalmıştı.Oynamak.Doğaya olan borcu olan aldığı her bir nefesin karşılığını nefes alan bir canlıyı yok ederek ödeyecekti.Kulaklarındaki gürültü geçmişti artık.
Bir sigara yaktı ve balkona doğru yürüdü.Onbeş kat aşağıda delilercesine koşuşturan insanlara baktı.Bir kaç saat önce ölümden dönmüştü.Aşırı doz yüzünden.Oysa ki kendisini bu balkondan aşağıya bırakması yeterli olacaktı.Belki bir kaç saniye daha uzun sürecekti ama bitecekti.Umrunda değildi artık intihar.Ölüm düşüncesi hiç umrunda değildi.Artık bambaşka bir hedefi vardı ve yaşaması gerekiyordu.
Onbeş kat aşağıya baktı ve 'İnsanlık' dedi.'İnsanlık,seni hasta orospu çocuğu'.O gece kendi göbek bağını kesti ve yeniden doğdu.Sigarasından bir nefes daha çekti ve onbeş kat aşağıya bıraktı...
This entry was posted
on 11 Ekim 2011 Salı
at 09:29
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.