Ben de yapabilirdim elbet.Kolaydı herkes gibi yaşamak.Yaşıyor gibi yapabilmek kolaydı.Yaşamıyor gibi yapmak çok da fazla zorlamadı beni.Yıllarca ölü taklidi yapmayı becerebilmişken,şimdi bir robot gibi hareket edebilmek benim için çocuk oyuncağıydı.
Evimde,kendim için kurduğum,küçük,hareketsiz dünyadan sıyrılıp,daha büyük,daha hareketli,daha kalabalık ama daha yalnız,daha sahte,daha boş,daha hiç bir dünyaya yönelebilirdim.Sahip olduğum dört duvara ihtiyacım olmazdı o zaman.Etten,kemikten,deriden duvarlarım olurdu bir yığın.Adım atmamı engelleyecek kadar fazla duvara sahip olurdum belki.Ya da ben o duvarlara ait olurdum.Böylesi daha kolaydı.Sokaklar,caddeler,alışveriş merkezleri,kafeler istemediğim kadar duvara sahipti nasılsa.Neden sadece dört duvarla yetinmeyi tercih ettim ki?Kanepede bütün gün oturmakla, caddelerde umutsuzca taban tepmek arasında ne fark vardı?
Belki dizi izlerdim akşamları.Her gün için izlediğim farklı bir dizi olurdu.Her akşam bambaşka bir adam olabilirdim.Bir gün yengemle yatar,ertesi gün onlarca insanı tek kolumla öldürebilirdim.Kim bilir belki bir gün Dünya'yı uçarak dolaşır ya da öz amcama tecavüz edebilirdim.Ademoğullarının hayal gücü sınırsızdı nasılsa.Her akşam bir başka biriyken,yine o gerçek bene,kendime,yalnızlığıma döneceğimi unuturdum.Kimin umrundaydı ki bu?Televizyon zaten bunun için vardı.Böylesi kesinlikle çok daha kolaydı.Böylesi fazlasıyla kolaydı.
Daha az kitap okurdum belki o zaman.Nietzsche'den,Bukowski'den habersiz yaşardım.Böylece daha az hassas bir kulağa sahip olurdum.Onların sözleri benim kulaklarıma ait olmazdı.'Yalan' ve 'hiç' derdim söyledikleri her kelimeye.'Yalan' ve 'hiç' derdim sadece hassas kulaklardan içeri süzülebilecek hakikate.Yalan der ve güler geçerdim.Yalan derdim ve daha az düşünürdüm o zaman.Daha az düşündükçe daha az sigara ve daha az içki içerdim.Ve daha az yazardım,daha az içtikçe.Daha az yazdıkça, daha az içer ve daha az içtikçe daha az düşünürdüm.Kendime kurduğum döngüyü ve yılların çabasını bozardım bu şekilde.Kolaydı böylesi,böylesini yapabilmem mümkündü.
Belki bir kaç sahte dost,bir kaç sahte sevgili yapardım kendime.Birlikte basit şeylere sevinir,basit şeylere ağlardık.Gözyaşımızı da kahkahamızı da çok ucuza satardık.Kızının körpe etini,hunharca sunan bir anne gibi satardık birlikte,tüm kutsal değerlerimizi,fazlasıyla ucuza.Bir dosttan yenilen kazık veya bir sevgiliden gelen terkediş dünyanın sonu olurdu benim için.Herhangi birinden gelen,bir geri dönüşle yine dünyanın en mutlu,en huzurlu, en şanslı,en sahte,en yalancı,en değersiz kişisi olurdum.Kolaydı bunu yapabilmek.Böylesi çocuk oyuncağıydı.
Hayatta kalmak için birilerinin kıçını yalamam gerekirdi.Bir başkası da hayatta kalabilmek için benim kıçımı yalayacaktı.Milyonlarca yalanmış kıç,milyonlarca kıç yalayan dil olurdu çevremde.Bir iş kurardım belki kendime.İnsanlara sahip olurdum.Beyaz yakalı,takım elbiseli,önlüklü,üniformalı bir yığın modern köle...Beni daha zengin etmek ve kendilerine sunduğum şansa müteşekkir olabilmek için hayatlarını sunarlardı önüme.Üç kuruş maaş için,bir yığın hayat mahvedebilirdim.Sırf karşımda ezildiklerini görebilmem ve kendi gururumu bir fahişe gibi okşayabilmem için birilerini işten çıkarır ve belki sonra tekrar işe alırdım.Kendi sekreterimle yatar,iş ortağımın kuyusunu kazar ve adına yükselmek dediğim bir amaç uğruna hepsinin üstüne basar ve her gün daha fazla alçalırdım.
Kolaydı bunları yapmak,bunlara sahip olmak kolaydı.Yapmaya çalıştığım şeyden çok daha basitti hepsi.Hepsini elde edebilir,hepsini gerçekleştirebilirdim.
Peki ya UMUT?
This entry was posted
on 31 Temmuz 2011 Pazar
at 08:16
and is filed under
Aykırı Notlar
. You can follow any responses to this entry through the
comments feed
.