Yalnızlık Üzerine -1-(Bu işte bir yalnızlık var)
İkinci manadaki yalnızlık ise 'lonely' olma durumudur ve bu durum çok daha derin bir anlama sahiptir.Bu türden bir yalnızlıkta durum fiziksel olmaktan öte ruhsal ve duygusal anlamda bir yalnızlıktır.Bu durum insanın bir masada tek başına oturmasından ziyade,etrafındaki onca insana rağmen yalnız olduğunu hissetmesi ile ilgilidir ve asıl önemli olan insanın bir masada tek başına oturması değil,o masada tek başına oturmasına neden olan etkenlerdir.Ve bizim şu anda ve daha sonra da daha fazla üzerinde duracağımız yalnızlık durumu da tam olarak kelimenin 'lonely' anlamıdır.
İkinci anlamdaki yalnızlık durumunda her birimizin en az bir diğeri kadar yalnız olduğu gerçeği su götürmez bir gerçek olarak,tüm ciddiyetiyle karşımızda durmaktadır.Bazen evine kapanan bir şairin yalnızlığıdır bu yalnızlık,bazen bir otel odasında olsa da çalmayacak olan bir telefondan yoksun yaşayan,yaşlı bir adamın yalnızlığıdır.Bazen her gün yüzlerce insanla yüzyüze gelen bir memurun, bazense mezar gibi bir odada,çürümüş cesedinin bulunacağı günü bekleyen dul bir kadının yalnızlığıdır.Bazen her yanı eş-dostla çevrili olan bir insanın tek bir kişiye duyduğu özlemdir yalnızlık,bazense evine,anahtarsız,zili çalarak girmeyi düşleyen bir adamın çaresizliğidir.Evet; bazen çaresizliktir yalnızlık,bazense çaresizlikten kurtuluş için seçilen çıkış kapısıdır.Yalnzlık her yolda ve her kapıdadır.Yalnızlık hiç kimse ve herkes içindir.Ve herkes yalnızlığını bir şekilde gizlemeye çalışırken hiç kimse içine hapsettiği ve en sessiz saatlerinde yuvasından kurtulan kendi mavi kuşundan kaçamaz.Hepimiz biraz yalnızız aslında,hepimiz fazlasıyla yalnızız aslında.Ve asıl konu bu kadar fazla yalnızlığa sahipken her birimiz,ondan neden bu denli inat ve korkuyla kaçmamızdır.Neden bu kadar korkulur ki yalnızlıktan?...
Hep fazlasıyla dert yanmışken Ademoğulları yalnızlıktan, bazense yalnızlığa ihtiyaç duyar insan.Konuşabilmek için,düşünebilmek için ve hatta yaşayabilmek için yalnızlık lazımdır onlara.En sessiz saatlerinde konuşabilen ve en sessiz saatlerinde duyabilen insanladır onlar.Onlar kalabalıklar içinde sağır,dilsiz ve bütün kutsal düşüncelerden yoksundurlar.Onlar çoğunluğun içinde bir başına ve yalnız kaldıkları zamandan daha terk edilmiş durumdadırlar.Onlar sahip oldukları her varlığa ve hak ettikleri ya da gördükleri tüm değere rağmen,kendilerini her zaman yabanıl ve dışlanmış hissetmekten alıkoyamayacaklardır. Onlar sadece yalnızken her şeyi söyleyebilir ve bütün sebepleri döküp sayabilirler.Hiç bir şey gizli kalmaz ve utanç yoktur orada.Orada her şey çok daha sevimlidir o insan için.Daha çok katlanılabilirdir her şey.Ve yalnızlığa en çok katlanabilen insan,yalnızların en yalnızı ; Nietzsche der ki, ''Ey yalnızlık,ey yurdum yalnızlık...O kadar uzun süre yabanıl yaşadım ki yaban ellerde;gözyaşları içinde sana dönmemek mümkün değil,hadi de ki 'Kimdi o bir zamanlar bir fırtına gibi uzaklaşan benden?Kimdi ayrılırken şöyle seslenen -uzun süre oturdum yalnızlıkta,unuttum susmayı-' '' .Yalnızlık yeterince kötü bir şeydir ama asla en kötü şey olmamıştır.Çünkü; terk edilmişlik başka şeydir,yalnızlık başka...
Yalnızlık seçim de olsa ya da tek çıkış yolu da olsa,istense de istenmese de,sevilse de korkulsa da,paylaşılsa veya paylaşılmasa da,ineceğimiz son durak olarak her zaman beklemiştir yolun sonunda ve bizim de ineceğimiz ve hatta içinde bulunduğumuz durak da yalnızlığın ta kendisidir.Yalnızlığın ta kendisidir ansız bir ölüm ya da ansız bir terkediş.Yalnızlığın ta kendisidir ansızın yaşanmış bir hayat.
Peki yaşanmış ve yaşanacak her hayat için; bir ihtiyaç,bir zorunluluktan öte,kaderin ta kendisi olarak tüm sonsuzluğu ve ciddiyetiyle gözlerimizin önünde dururken yalnızlık,ondan bu derece korkmak da niye?Gelinen her yol yalnızlıktanken,,her yol oraya varıyorken ve çoğu kez tek başına yürünürken o yollarda,yürümekten ne diye korkar ki insan?Yanızlık insanın kendisine gidiş yoludur.Aşkla gidilir yalnızlığa,yaradılışla gidilir.Yalnızlığa gözyaşıyla gidilir.Ölümle gidilir,umutla gidilir.Ama gidilir.Bir gün veya her gün mutlaka gidilir.
Nerden çıktı bu konu,neden bu yazıyı yazdım,neden yalnızlık kelimesini bu kadar çok kullandım diye düşünürken,yanıbaşımda çalan şarkıya ilişti kulaklarım; ''Yalnızlık ömür boyu,ömür boyu yalnızlık''.Demiştim ya 'yalnızlık her yerde'........
Bir Uzun Yol Hikayesi....
Uzun yolları sevmişimdir hep,uzun yolculukları sevmişimdir.Tüm o mide kasılmalarına ve baş dönmelerine rağmen güzeldir,onca şehrin içinden geçip,hiç bir durakta inmemek.Güzeldir , şehirleri,insanları,ağaçları,sokak lamblarını,şehir ışıklarını ve şehir insanlarını geride bırakıp uzaklaşmak.Hiç bir basit olay,uzun yolculuklarda yaşandığı kadar heyecanlı gelmemiştir hiç bir zaman.Hiç bir sigara yolculuk molasında aldığın sigara nefesi kadar tatlı olmamıştır ya da içtiğin hiç bir çay yolculuk molasında içtiğin kadar rahatlatıcı değildir,içtiğin en lezzetli çay olmasa da ...Kısa anlar ve büyük mutluluklar.Küçültülmüş her şeyde çok daha büyük bir haz vardır.
Uzun yollar bir başkasına ayrılık,buluşma,terkediş,gurbet,sıla.....veya her ne anlatmıştır,hatırlatmıştır,yaşatmıştır bilmem ama bana hayatın ta kendisini anlattı hep.
Gidilen her yol,hayatın kısa bir özetiydi.Geçmişe dönmek imkansız oldu hep,hiç bir otobüs dönmedi geriye.Bir kaç metre sonrası görülmedi yollarda,geleceği görmek imkansızdı zaten.Hep bu gün oldu hayatta ve hep bulunduğun yoldu gördüğün tek yol.Bu gün vardı hep,geçmiş koca bir yalandan gelecekse sadece bir hayalden ibaretti.
Hiç bir zaman hiç bir yolcu,yol arkadaşlarını taşımadı gittiği şehre.Onlar tek kullanımlık yol arkadaşlarıydı ve hiç bir dostluk sürüklenmedi ebediyete hiç bir zaman.Onlar tek hayatlık dostluklardı.Her türlü dostluk en fazla tek bir hayatlık bir ömre sahipti.
Verilen her mola,yaşadığın hayatta yaptığın yolculukların biriydi belki de.Şehir yaşamının boş ve anlamsız telaşı içinde,bir an mola verip, düşünmeye zaman ayıramayan bir yığın insan,yolculularda verdi düşünme molalarını.Ve her zaman ihtiyaç duyulmuştur bu ihtiyaç molalarına,ihtiyaç duyulmuştur her zaman yollara.'Yolsuzluk' en büyük problem olmuştur hep.Ve hep bir insanın hayatını yollarda geçirebileceğini düşünmüşümdür.İhtiyaçlar molada giderilecek ve bütün ömür otobüslerin içinde yollarda geçecek.Bir şehirden,diğerine sürekli...Eğer otobüs parasının nasıl çıkarılacağı konusuna çözüm bulabilseydim bu yaşam tarzı mümkün olabilirdi belki de.
İşte yine bir uzun yolculukta düşünülen ve yazılan tüm bu kelimeler sadece bir mola arzusundan ötürü oluştu.Tüm evler,sokaklar ve tüm insanlar birbirinin aynısıyken,insanoğlu seyahat etmek için hep bir neden buldu.Her zaman bir bahane var oldu yaşamak ve yer değiştirebilmek için.Şehirlerin,sokakların,insanların hepsi birbirinden tamamen farksızken.,hangi şehirde,hangi sokakta bulunduğunun ne önemi olabilirdi ki.Nerede kiminle olduğun,ne yaptığın ne kadar anlamlı olabilirdi.Seçeneklerin hepsi eşit boktanlıktayken,seçimin kendisinin ne önemi vardı..
İhtiyaç duyulan tek şey bir 'ihtiyaç molasıydı'.Her gidişte ya da her dönüşte farklı bir kent,farklı bir iş,farklı bir düzen ama aynı insanlar,aynı acılar aynı telaşlar sarmalayacak seni.Ve birileri o yollarda daha iyi kentlerin,daha iyi aşkların,daha iyi talihin, daha iyi bir şeylerin peşinde koşarlarken,görecekleri ve yaşayacakları tek şey farklı isimler ve farklı tabelalar olacak.Hiç bir zaman daha iyisini bulamayacaklar ve vazgeçmeyecekleri tek şey,her zaman daha iyisini aramak olacak.Bir şairin de dediği gibi; 'Yollar bir labirentin duvarlarıdır'. Gittiğin yerler hep aynı olacak,sen ise çıkışı arayıp duracaksın var gücünle.Bulunduğun labirentin içinde her gün daha fazla kaybolacaksın.
Yollar hakkında yüzlerce güzel insan,yüzlerce güzel şiir ve yazı yazmışken,okunmuşken,ben daha fazla veya daha iyi ne söyleyebilirim ki.Bu konuda daha fazla konuşmak anlamsız olacaktır ve tam da şu anda yaptığım yolculuk biterken verdiğim ihtiyaç molasının da sonuna gelmiş bulunmaktayım.Haydi geçmiş olsun....
Kısa Metraj Hayaller...
Bırak Dağınık Kalsın!
Karadan Bakanlar
Çizdim Altını
İzleyiciler
Ara Bul..
Bumerang
Açık Deniz
Huzur
Kimiz ki biz?
Sosyal Ağlarım
yeni devrimlere ihtiyacımız yok
yeni kadınlara ihtiyacımız yok
yeni yollara ihtiyacımız yok
şevkate ihtiyacımız var.
müşfik davranmıyoruz
birbirimize.
müşfik davranmıyoruz.
korkuyoruz.
nefretin gücü simgelediğini
sanıyoruz.
cezalandırmanın
sevgi olduğunu.
daha az sahte bir eğitim bize gereken
daha az kural
daha az polis
ve daha iyi öğretmenler.
bir odada
bir başına acı çeken
öpülmemiş
dokunulmamış
bir başına bitki sulayan
olsa da çalmayacak
bir telefondan yoksun
insanın dehşetini unutuyoruz.
müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize
müşfik davranmıyoruz birbirimize
boncuklar sallanır, bulutlar örter
köpekler gül bahçesine işer
bir çocuğun kafasını koparır cani
dondurma külahından bir ısırık alır gibi
okyanus bir gelip
bir giderken
anlamsız bir ayın esaretinde.
müşfik davranmıyor insanlar birbirine.