Üç Saniye  

Posted by Seyir Defteri


Üç saniye nedir?Uzun bir süre mi?Kısa mı?Kaç hayat sığar üç saniyeye?Kaçı mahvolur?Kaç ömür kurtarılabilir peki?Kaç kişinin yaşamı değişmiştir üç saniye içinde?Kaç kişi yeniden başlamıştır hayata?Üç saniye beklemeye değmeyecek kadar kısa mıdır,yoksa fazlasıyla uzun bir süre mi?Kaç saniye geçti şimdi?Kaç kişi yaşamıyor artık,ya da kaç yeni bedenle tanıştı insanlık?
Spermin yumurtaya girdiği süredir üç saniye.Eroinin kana karıştığı süredir.Üç saniye farkla ölümcül bir kazaya sebebiyet verebilirsin.Bir bina tepene yıkılabilir bu süre içinde.Hayatını değiştirecek birileriyle tanışabilirsin belki.Üç saniye boyunca öpüşebilirsin bir kadınla.Ya da yaşarsın sadece.Üç adım atabilirsin.Tek bir kelime kurabilirsin ya da gözünü kırpabilirsin üç kere
Einstein'in izafiyet teorisi vardır zaman üzerine.Zaman aldanmacadır der.Haklı.Belki de en çok bunu söylerken haklı.Yoktur zaman diye bir şey.Üç saniye ya da üç yıl...Yoktur farkları.Her şey senin nasıl bir yaşam sürdüğüne bağlı.Otuz yıllık bir ömür üç saniyeye sığabilir aslında.İntiharlar da bu yüzden belki de.Fazla uzun sürdüğü için hayatlar.
Yaşamım boyunca bekledim,hayatımı değiştirecek üç saniyeyi.İyi ya da kötü,değiştirmek istedim sadece.O üç saniye için yaşadım hep.Şimdiyse hayatımın en uzun anlarını yaşıyorum.Ve biliyorum ki kimse inandıramaz beni bu üç saniyenin otuz yıldan daha kısa olduğuna.

1.Saniye
Benim adım Duman.Az önce verdim bu adı kendime.Henüz sönmeyen sigaramın dumanından esinlendim.Gün ağrıyor.Başım ağrıyor.Günlerdir oturuyorum bu koltukta.Aylardır ya da.Hatırlamıyorum. Neden burada olduğumu bilmiyorum.Bir şeyler söylemek istiyorum.Çıkmıyor kelimeler dudaklarımdan.Sokağa çıkma yasağı var ağzımda.Dudaklarım tekrar içeri atıyor her birini.Zihnim bomboş.Bir şeyler hatırlamak istiyorum,olmuyor.
Sağ avucumun içinde parlak gri renkte,38 kalibrelik,bir çok kişinin ölümüne sebep olduğunu bildiğim,Smith and Wesson adında,kısa namlulu bir altıpatlar var.Niye elimde olduğunu bilmiyorum.Tabanca topundaki tek bir sarı mermi göz kırpıyor bana içerden.Smith ve Wesson denen bu iki adamı fazlasıyla zengin etmiştir diyorum bu silah.Kullanım amacı dışına çıkan tek silahdır bu.Ruslarla ve rület adlı kumar oyunuyla anılır.Ölüm bahisli kumarlarda kullanılır.İhtimallerin silahıdır.Olasılıkların silahıdır.İçindeki tek mermi altıda bir ihtimalle ölüm verir insana.İkinci mermiyle arttırırsın ihtimali.Altı mermiyle şansın yüzde yüzdür.
Hayat ihtimallerden ibaret diyorum kendime.Ölüm olasılığın ta kendisi.Eğer evinde yalnızsan ölme şansın çok düşüktür.Bir elektrik prizine fiş takıyorken yükselir ihtimal.Bir başkasıyla birlikteyken artar şansın.Sevişirken her an durabilir kalbin.Sokağa çıktığında daha çok yaklaşırsın ölüme.Kalabalık caddelerde ölümü kokluyorsundur.Eğer bir savaşa katılmışsan,azrail ensende mesai saati bitimine kadar seni aradan çıkarmayı bekliyordur.Ve eğer benim yaşadığım gibi bir hayat sürmüşsen bu yaşa kadar nefes alabilmiş olman,minarellerinin hala toprağa karışmamış olması bir mucizedir.
Evet diyorum, hayat olasılıklarla yaşanır ama hiç bir an bu kadar açık durmaz karşında ihtimaller, eğer bu silahla oynamıyorsan.Bu silahın topuzundaki altı boşluktan birinde duran merminin isabet ettiği eti çürükçül canlılara akşam yemeği yapma ihtimali altıda birdir.
Hatırlıyorum sonra,bu ölüm makinesini niye elimde tuttuğumu.Basıyorum tetiğe.

2.Saniye
İşaret parmağım tarafından geriye doğru itilen tetik,sağ baş parmağımın altında bulunan gri horoza baskı uyguluyor.Ve silahın horozu  bu baskıyla yukarı doğru kalkıyor.Horozun silahın ateş edilmeyen her anda etki uyguladığı altı delikli silindir serbest kalıyor ve altmış derecelik bir dönüşle altıda bir ihtimalle dolu olan mermi yuvasını iğne ve horozla aynı hizaya getiriyor.Falya barutu falya haznesine dökülüyor.
Annem geliyor aklıma.Napıyordur acaba şimdi diyorum.Şimdi,şu anda.Ağlıyor mudur yoksa?Babamla mı tartışıyordur her zamanki gibi?Düşünüyor mudur beni?Ya da kahkaha atıyordur belki bana hiç komik gelmeyecek bir neden için.Hep böyle olmuştu diyorum.Hiç bir zaman komik bulamadım hayatı.Biraz gülseydim eğer herşey farklı olabilirdi belki.Yüzü geliyor aklıma.Hayatıma giren diğer tüm insanların önünde beliriyor yüzü.Onun da üç saniyesi uzun mudur benimki kadar diyorum.Ya da sadece üç kısa saniye midir?Dakikanın yirmide biri midir sadece?
Tam karşımda duran ahşap renkli,gemici motifli saate takılıyor gözlerim.Akrep üçün üzerinde yelkovanı beceriyor.Saat üçü çeyrek geçiyor.Uyuyordur kesin diyorum,eğer hayattaysa.Kalmaz bu saate, erken yatar.Belki çığlık çığlığa uyanır uykusundan az sonra.Hatırlıyor mudur beni?Pişman mıdır ben henüz iki aylık bir ceninken beni aldırmadığına?Hayır diyorum sonra,tüm dünya utanç duyuyordur varlığımdan ama o benden mutluluk duyan tek kişidir.Tanrı bile pişmandır beni yarattığına ama o pişman değildir benden diyorum.Belki de gurur duyuyordur benimle.Yaşıyor mudur hala?Hatırlıyor mudur beni?Ama ben hatırlıyorum.Anneme yaşattığım acıları hatırlıyorum.Ruhuna bir otuz yıl kadar,bir ben kadar daha ömür kattığımı hatırlıyorum.Düşmanlarıma yaşattıklarımı hatırlıyorum.Öldürdüğüm insanları hatırlıyorum. Mahvettiğim hayatları hatırlıyorum.Seviştiğim kadınları hatırlıyorum.Kendime çektirdiğim acıları hatırlıyorum.İçtiğim her bir içki şişesini,kustuğum her damla nefreti hatırlıyorum.Hatırlıyorum.Her şeyi.
Hiç kimse suçlu değil diyorum sonra.Kimse bilemezdi benden böyle bir canavar çıkacağını.Kim, nerden bilebilirdi ki şeytanın benim bedenimde şube açacağını.Ben de bilemezdim.Ben sadece hatalı üretilen,iadesi gereken bir makineyim diyorum.Devrelerim yandığı için kendimi mutsuzluğa ve acı çektirmeye planladım.Acilen kapatılmam gerek o kadar.Bir tane daha gelmedi benden,gelmeyecek de.
Küçükken öğrendiğim dualar geliyor aklıma.Uzun zamandır düşünmemiştim hiç birini.Okuyabilseydim eğer birini,hatırladığım kadarıyla,ama uzundu hepsi üç saniyeden.
Barut falya haznesinde toplanıyor.Tetiğin bir saniye içinde gösterdiği geri tepmeyle birlikte tüm mekanizma geriye doğru işliyor bu kez.Horoz tekrar yapışıyor silindire.Daha sonra falya haznesindeki barutu ve eğer varsa mermi yuvasındaki mermiyi ateşliyor.Saatten bir tık sesi geliyor.Dakikanın altmışda birine denk sesi duyuyorum.Bir saniye daha geçiyor.

3.Saniye
Soğuk bir çelik hissi hissediyorum şakağımda.Tanıyorum bu soğukluğu diyorum.Üzerinde sabahladığım bankların soğuğu bu.Her sabah aynaya baktığımda yüzümde gördüğüm soğukluk.Öldürdüğüm her insanın teninde görmüştüm ben bu soğuğu.Sonra bir sıcaklık kaplıyor aynı yeri.Bu sıcaklığı da hatırlıyorum diyorum.Belki de en iyi tanıdığım şey dünyada.Kendi kanımdan daha yakın bir dost yok benim için.Dostumun sıcaklığı bu.Öptüğüm kadınların dudaklarındaki sıcaklık.Ateşe verdiğim evimin sıcaklığı.Tanıyorum diyorum hepsini.Ölüm yabancı değil bana.
Her şey gerçekliliğini yitiriyor.Nesneler,duygular,düşünceler...Hepsi o kadar uzak geliyor ki artık.Hissedemiyorum hiçbirini.Kayboluyor sıcaklık,soğukluk uzaklaşıyor.Açık pencereden rüzgar giriyor odaya.Görmüyorum,hissedemiyorum ama tahmin ediyorum.Ellerim üşüyor.Titriyor boşalan zihnim,aç bir çocuk gibi.Sulanacak birazdan gözlerim.Biliyorum,görmüştüm bana ait bir kaç maktülün gözlerinde yaşları.Kendiminkileri bekliyorum.İhtiyacım var buna diyorum,ağlamalıyım.Hiçlik kovuyor bedenimden tüm duyularımı,ben geldim diyor,kaçın.Tek gerçek benim diyorum.Sonsuzluğa gidiyorum,orada ben varım.Kainatın tek gerçeği olarak,ulaşacağım sonsuza.Üç saniye,altıda bir ihtimal,zaman... Hepsi yalan diyorum.Her şey sahte.Hiç bir şey yok.Tek gerçek biziz.Ben ve ölüm.
Hala duman çıkıyor sigaramdan.Saatten gelecek son bir tık sesini bekliyorum.Her şeyin bittiğinin habercisi olacak tek bir tık sesini.Gelmiyor o ses.Açıyorum gözlerimi,saate bakıyorum.Donuyor akrep,yelkovan,saniyeler,donuyor her şey.Duruyor zaman,akmıyor.Bitmiyor üç saniye.Kapatıyorum gözlerimi.

Korku Çağı  

Posted by Seyir Defteri





''Tüm çağların en iyisiydi bu,aynı zamanda en kötüsü de...Bilgeliğin çağıydı,aptallığın da...İnancın dönemiydi ve inançsızlığın da...Mevsim hem karanlığın,hem aydınlığın mevsimiydi...Umudun baharını,umutsuzluğun kışını yaşıyorduk.Her şey geleceğindi,gelecek ise hiçlikti.Hepimiz Cennet'e gidiyorduk ya da tam tersine Cehennem'e...Gün bugüne o denli benziyordu ki...''

Birinden inip bir diğerine atlıyorduk tüm uydurma çağların,her şey gerçeklikten olabildiğince uzaktaydı.Her yüzyılda bambaşka isimde bir çağa girecek kadar bir başka çağı tepeden tırnağa yaşadığını sanıyordu Ademoğlu..Akıl çağını,matematik çağını ve teknoloji çağlarını geride bırakmıştık.Her çağın adına bilimin bir başka adını koyuyorduk.Her çağda doğadan daha fazla kaçıyorduk.Oysa ki yaşanmış her yüzyılda aynıydık.Değişen bir şey yoktu.Düşünceler,duygular ve tepkiler aynıydı.Ama kaçıyorduk bu gerçekten.Doğallık korkutuyordu bizi.Çağlar boyunca uzaklaşıyorduk doğamızdan. Modernleşme önüne geçilmesi mümkün olmayan bir son oluyordu hepimiz için.İlkellik zihinlerimizde sadece güzel bir anı olarak kalmaya başlayacak.Özleyeceğiz onu.Oysa ki özümüze dönmenin tek yoluydu ilkellik.Şimdiyse şifresini bilmediğimiz bir kasaya kilitliyoruz onu. İlkelliğimizden geriye kalan tek şey Ademoğlu'nun kendisi,değişmez tutkuları ve hırsları olacak.Güç ve iktidar istemi devam edecek.İhanetler,para hırsı,intikam ve Adem'in iki geçimsiz oğlundan bu yana süregelen cinayetler etkisini koruyacak.Kaybolmayacaklar hiç bir zaman.Sadece dönemin şartlarına uyum sağlayacaklar.Elmas tüccarları,uyuşturucu pazarlayanlar ya da köle ticareti yok olmadı hiç bir zaman,yok olmayacak da.Hepsi şekil değiştirecek,her çağda ayrı bir maske takacaklar.Yaşadığı döneme uyum sağlayan efendilere ve kölelere sahip olacağız ve zamana uyum sağlayan yönetim şekillerine...Sistemin ya da Tanrı'nın yönetim şekli...Ve bizler; bilgeliğin ve aptallığın çağını yaşadığımız bu yüzyılda korkuyla yönetilmiş bir nesil olacağız.Korku çağını yaşayacağız.Korkuyla doğup,korkuyla yaşamış ve korkuyla ölmüş olacağız.

Korkuyla yönetilen bir çağda yaşıyoruz.İnsanı korku yönetiyor.Doğumumuzda kıçımıza vurarak,öldüğümüzde aynı kıça pamuk tıkayarak korkutuyorlar bizi.Bütün dertleri anlaşılmaz bir şekilde kıçımızla.Sobaya elimizi sürersek yanacağından korkmakla başlıyoruz,yaramazlık yaptığımızda öbür odadan yetişecek olan kendini çocukların uslu durmasına adamış hayaletlerle devam ediyor korkumuz.Tanrı'nın bizleri,sevmediği putlardan birisi haline dönüştürmesinden korkuyoruz sonra.Din adamları ibadethanelerde korku yayıyor.''Zina yapmak,içki içmek Cehennem'e götürür''.Devlet korkuyu aşılıyor halkına.İdamlar ve hapishanelerle korkutuyor insanları.Hapishaneler suçun cezası için değil,rejimin intikamı ve bir sonraki suçluya korku salmak için vardır.Televizyonlarda ve gazetelerde tüm haberler bir şeylerden korkmamız için var.Okul müdürleri, alıyor korkutma görevini gençlik yılarında,disiplin cezaları,ders notları giriyor devreye.Üniversite yıllarında iyi bir fakülte eğitimi almazsak sefalet içinde bir yaşam süreceğimizden korkuyoruz.Hayallerimize koşarsak, aç kalacağımız korkusu dizginliyor bizleri...Hayatın bu döneminde para kullanılıyor korkutmak için.İş hayatında hak aramanın işten kovulmaya sebebiyet vereceği korkusunu yaşıyoruz sonra.Korkuyla yaşıyoruz.Parayla,cezayla,sevgiyle,sevgisizlikle, yalnızlıkla korkutuluyoruz.Korkudan kaçmak imkansız.Yazılı kurallardan çok korku kuralları önemli oluyor insanın yönetimi için.Oysa ki en başında sobaya elimizi sürüp yancağını kendimiz öğrenebilseydik eğer her şey bambaşka olabilirdi.

Sabah kahvaltımızda korku yiyoruz,yatağımıza girdiğimizde aklımızda korku var.Sokağa çıktığımızda korku kaplıyor vücudumuzu.Sebze yemezsen hasta olursun,sevişirsen AIDS olursun,alkollü araba kullanırsan ölürsün.Sigara içersen akciğerlerin paslanır.Hakkını ararsan kovulursun.Düşünürsen yalnızlaşırsın.Karşı gelirsen ezilirsin.Mücadele edersen ölürsün.Terkedersen birilerini üzersin.Korkmazsan dışlanırsın.

Ve işe yarıyor.Neyden,niçin kaçtığını bilmeyen korkak nesiller türüyor Dünya'da.Yönetilmesi kolay insanlar kaplıyor sokakları.Yapacağı yanlışın sonucundan habersiz yetişiyor İnsanlık.Doğruları,yanlışları ve ahlak anlayışları,başkalarının anlattıklarıyla oluşuyor.Ve özgür iradeden uzak yaşıyor İnsanlar.Korkusundan,zincirlerinden habersiz kendilerini özgür sanan İnsanlar... Bulundukları durumdan oldukça memnun İnsanlar...Kuralsız yönetilen,birbirlerine fazlasıyla benzeyen,farklı olmaktan,farklı yaşamaktan kaçan İnsanlar,korkuyla sakatlanmış İnsanlar,birbirlerinden korkan İnsanlar,kendilerinden korkan İnsanlar...